Hastanelere, doktor muayenehanelerine ve sağlık kuruluşlarına en sık başvurulan şikâyetler ağrı şikâyetidir. Ağrılar arasında en yaygın görülen tür ise baş ağrısıdır. Baş ağrısı kişilerin gündelik hayatını etkilen ve hatta bazen çekilmez hale getiren bir şikâyettir. Baş ağrısı bir hastalık değil ama hastalığı haber veren bir belirtidir. Bu nedenle baş ağrısı şikâyetinden kurtulmak için ağrıya neden olan durum ve hastalıkların araştırılarak tedavi edilmesi gereklidir.
Bu yazımızda İstanbul ve Ankara’da bulunana Neuroup Kliniklerimize baş ağrısı ile ilgili en sık gelen baş ağrısı ayırıcı tanısı nedir, baş ağrısına neden olan hastalıklar nelerdir, nasıl teşhis edilir, baş ağrısı teşhis ve tedavisinde kullanılan tetkik ve tanı yöntemleri nelerdir gibi sorular Dr. Süreyya ATAUS tarafından cevaplandırılacaktır.
Baş ağrıları toplumda en sık görülen şikayetlerden birisidir. Türkiye’de baş ağrısı şikayeti yaşanma sıklığının araştırıldığı bir çalışma da toplumun %89unda zaman zaman baş ağrısı şikayetleri görüldüğü tespit edilmiştir. [1]
Farklı tipte baş ağrıları bulunmaktadır. Baş ağrıları uzmanlar tarafından 2 ana gruba ayrılarak incelenmektedir. Bunlar birincil (primer) baş ağrıları ve sekonder (ikincil) baş ağrılarıdır.
Başka bir hastalıkla ilişkilendirilmeden, doğrudan baş ağrısı şikayeti ile kendini gösteren ağrılar primer olarak sınıflandırılmaktadır. En sık görülen baş ağrısı tipidir. Bu tip baş ağrıları iyi huylu ve ileri tetkikler gerektirmeyen durumlar olarak nitelendirilmektedir. [2]
Migren, gerilim tipi baş ağrısı, küme baş ağrısı gibi ağrılar birincil olarak sınıflandırılan ağrılardır. Primer baş ağrıları içerisinde en sık karşılaşılan ağrılardır. Daha nadir olarak saplanıcı baş ağrısı, öksürük baş ağrısı, egzersizle ortaya çıkan, kronik yarım baş ağrısı sayılabilir.
İkincil tip ağrılar ise başka hastalıklarla ilişkilendirilen ağrılardır. Bu tip ağrılarda altta yatan çok farklı sebepler olabilmektedir. Bu tip ağrıların kaynağının tespit edilebilmesi için ileri tetkiklerin yapılmasına gerek duyulmaktadır.
Sekonder baş ağrıları beyin ve merkezi sinir sistemi ile ilişkili olabilir. Bu nedenle teşhis ve tedavisi ötelenmemeli, en hızlı şekilde teşhis koyulup tedavi süreci başlatılmalıdır. Çünkü ikincil baş ağrıları bazı durumlarda hayati önem taşıyabilmektedir.[3]
İkincil baş ağrılarının bazı önemli özellikleri vardır. Bu özellikler hastayı ve hekimi alarma geçirip hızlı davranmaları konusunda uyarıcı olmalıdır. Ağrı’nın kısa bir süre önce başlayıp çok şiddetli olması, çok erken yaşlarda veya ileri yaşlarda başlaması, hastada başka önemli bir sistem hastalığı veya kanser gibi önemli bir hastalık bulunması, hastanın ağrıyı yaşamımda gördüğüm en şiddetli baş ağrısı diye tanımlaması, ağrının eğilme doğrulma veya ıkınma gibi fiziksel aktivite ile artması bu uyarıcı belirtilerden bazılarıdır.
Sekonder baş ağrıları: kafa travmasına bağlı olanlar, baş ve boyun damar hastalıklarına bağlı olanlar, beyin omurilik sıvısı ile ilgili baş ağrıları, madde kullanımına bağlı ağrılar, ensefalit veya menenjit gibi enfeksiyona bağlı olanlar, boyundan gözlerden kulaklardan burun ve sinüsler den dişler ve ağızdan kaynaklanan baş ağrıları, nevralji tipi ağrılar ve yüz ağrıları ikincil ağrı nedenleridir.
Ayırıcı tanıda en önemli basamak hastadan baş ağrısına ait ayrıntılı bir hikâye almakla başlar. Baş ağrısı olan hastada önemli olan ikincil bir baş ağrısı olasılığını dışlamaktır. Daha önceden baş ağrısı olup olmadığı, baş ağrısının ne kadar zaman önce başladığı, ağrının ne kadar sürdüğü ve ne sıklıkla geldiği, ağrının biçimi örneğin batıcı yanıcı veya zonklayıcı gibi, başın hangi bölümünde yoğunlaştığı, ağrıyı tetikleyen, başlatan sebepler ve ağrının şiddetlenmesine yol açan durumlar sorgulanır.
Bu öykünün alınması ve ayrıntılı sistemik, nörolojik muayenenin yapılmasının ardından gerekirse tanıya destek veya yardımcı olması açısından çeşitli tetkik yöntemlerine başvurulabilir.
Birincil baş ağrılarında, hastanın baş ağrısı hikâyesi ve nörolojik muayene sonucunda net bir tanıya varılırsa ayrıntılı laboratuvar ve görüntüleme araştırmalarına gerek olmayabilir. Hastanın durumuna bağlı olarak rutin kan biyokimyası, tam kan sayımı, bilgisayarlı tomografi veya manyetik rezonans görüntüleme istenebilir. Bunun dışında eğer hastada bilinç bozukluğu veya nöbet benzeri bir durum varsa EEG gerekebilir.
Tüm bu anlatılan öykü alma, ayırıcı tanı, laboratuvar ve görüntüleme incelemeleri sonucu konulan baş ağrısı tanısına göre tedavi şekline karar verilir. Baş ağrısı tanısına ve hastanın yakınmalarının biçim ve şiddetine bağlı olarak ağrının bazen tamamen ortadan kaldırılması mümkün olabilir. Bazen de ağrı sıklığında belirgin bir azalma sağlamak bile önemli olabilir.
İstanbul baş ağrısı tedavisinde, ağrı kesiciler, nöral blokerler, antikonvülsanlar ve triptanlar gibi ilaçlar kullanılabilir. Bunların yanı sıra, baş ağrısı tedavisinde aşırı ısı ve nemden korunma, stres azaltma, düzenli uyku düzeni, sağlıklı bir diyet ve egzersiz gibi yöntemler de önerilebilir. Baş ağrısı olan kişilerin doktorlarıyla birlikte en uygun tedavi yöntemlerini belirlemeleri önerilir.
Kaynaklar:
[1] Ertas, M., Baykan, B., Orhan, E. K., Zarifoglu, M., Karli, N., Saip, S., … & Siva, A. (2012). One-year prevalence and the impact of migraine and tension-type headache in Turkey: a nationwide home-based study in adults. The journal of headache and pain, 13(2), 147-157.
[2] Jensen, R., & Stovner, L. J. (2008). Epidemiology and comorbidity of headache. The Lancet Neurology, 7(4), 354-361.
[3] Chou, D. E. (2018). Secondary headache syndromes. CONTINUUM: Lifelong Learning in Neurology, 24(4), 1179-1191.